14 Ağustos 2008 Perşembe

Panik atak hangi hastalıklarla bir arada görülebilir?

Panik atak hangi hastalıklarla bir arada görülebilir?
Aynı kişide en az iki psikiyatrik ve/veya fiziksel hastalığın aynı zamanda veya birbirini tâkip ederek bulunması nâdir rastlanan bir durum değildir. Panik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, sosyal fobi ve diğer fobiler, saplantı-zorlantı bozukluğu, madde kullanımına ya da vücutsal bir hastalığa bağlı kaygı bozukluklarında görülebilir.
Depresyon oldukça sık olarak kaygı bozuklukları ile birlikte görülür ve mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Depresyon semptomları çaresiz, mutsuz, ümitsiz hissetme, iştah ve uyku düzeninde değişimler, enerji azlığı ve konsantrasyon güçlüğü sayılabilir. Depresyon yaşayan kişilerin çoğunluğu ilaç ve psikoterapi ile birlikte başarı ile tedavi edilmektedir.
Yapılan araştırmalar panik atak geçiren kişilerin psikiyatriye başvurmadan önce ortalama 10 ayrı doktora başvurduğunu göstermiştir. Doğru şekilde tanımlanmayan ve diğer başka fiziksel hastalıklarla (örneğin; kalp krizi) ile karıştırılabilecek bu rahatsızlığa doğru tanı konması önemlidir. Doğru tanı koyabilmek için ayrıntılı fizik muayene, ruhsal muayene yapılmalı, nörolojik, endokrin, kalp ve solunum sistemi hastalıkları araştırılmalıdır. Bedensel bir hastalığın ortaya çıkması panik atak olmadığını göstermez. Bazı bedensel hastalıklara panik ataklar da eşlik ediyor olabilir. Bu durumda yine panik atakları önlemeye yönelik tedavi başlanmalıdır.
Bazı panik hastaları, kendileriyle ilgili yabancılık ya da gerçek dışılık duyguları ile, zaman zaman bedenlerinden ayrılıyor ve bunları sanki dışarıdan gözlüyorlarmış gibi yaşantılar da (depersonalizasyon) tanımlarlar. Öte yandan panik bozukluğu olan hastaların uykuya dalmakta zorluk çektikleri ya da en ufak bir dış uyaranla çabucak uyandıkları görülmektedir. Burada kontrolü kaybetme korkusunun rol oynadığı düşünülmektedir.
Panik atakların süregelmesi ve acil servislere yapılan sık başvurular sonucu hastalar hem duygusal hem de ekonomik yönden yıpranırlar, yaşamlarındaki diğer kişilerle ilişkileri bozulur, işlerini veya eğitimlerini aksatabilirler. Ayrıca kişinin günlük yaşamını, ev yaşantısını ve cinsel yaşamını bile etkileyebilir. Korkudan ya da hekimlere, acil servislere başvurmaktan çalışamaz hale gelebilirler. Bir kısmı kalp krizi geçireceği endişesiyle, o güne kadar yaptığı fiziksel aktivitelere, spora, aynı korkuyla cinsel yaşamlarına ara verirler.

0 yorum: