1 Mart 2008 Cumartesi

Tikinircasma Yeme Bozuklugunun Belirtileri Nelerdir?

Tikinircasma Yeme Bozuklugunun Belirtileri Nelerdir?

Pek çogumuz kimi zaman yemenin olgusunu kaçinız ve bir cogumuz da surekli fazla yemekten sikayetciyizdir. Çok yemek yemek, her zaman bu rahatsizlikla baglantili bir durum degildir. Bu rahatsizliga sahip kisilerde aşagidaki semptomlar bulunmaktadir:

• Başkalarinca anormal derecede fazla olarak kabul edilen miktarda yemegi sik araliklarla yemek
• Neyin ne kadar yendigi uzerine kontrolun kalktigi hissinin sik sik tekrarlanmasi
• Alislandan daha hizli yemek yemek
• Rahatsiz edici halde doyana kadar yemek yemek
• Fiziksel olarak ac olunmasa da cok miktarda yemek yemek
• Yenen yemek miktanndan duyulan utanctan dolayi yaniz yemek
• Yedikten sonra tiksinti, depresyon hissi ve sucluluk duymak
• Kiloda degisiklikler
• Duşuk ozguven hissi
• Cinsel istekte azama
• Sikca diyet yapma

TIKINIRCASINA YEME BOZUKLUGU

Tikinircasina yeme ya da diger adiyla kompulsif yeme, yeni taninmaya baslanmis, bir yeme bozuklugudur. Yeme bozukluklari , duygu ve duşunce kaliplarinin kiside asiri yeme ya da kendi kendini ac birakma gibi anormal yeme davranislari edinmesine sebep olan ciddi ruhsal bozukluklardir. Genellikle bu yeme davranislari, depresyon, anksiyete ve stresle bas etme yolları olarak kullanilmaktadir.

Tikinircasma yeme, kontrolsuz yemek yemenin sonuc olarak kilo alma ile karakterize olan ciddi bir durumdur. Bu rahatsizliga sahip olan kisiler sik sik buyuk miktarda ( doyma noktasmi asarak) yiyecek tuketirler. Yemek yeme uzerindeki kontrolleri kalkmistir. Buradaki asiri yeme durumu bulimia nervozadakiyle ayni olsa da, bu rahatsizlikta kisi kendisini kusturmamakta ya da laksatif kullanmamaktadir.

Tikinircasma yeme bozuklugu olan kisiler, yemek yemeyi kendilerini rahatsiz eden duygularla basa cikmak icin bir yontem olarak kullanirlar. Bu kisiler stresle uygun bicimde baş etmeyi ögrenememiş, bunun yerine yemek yemeyi rahatlatici bulmakta olan kişilerdir. Ne yazik ki yemek yemelerini kontrol edemiyor olmak, sonucta bu kisilerin uzgun ve suçlu hissetmelerine sebep olmaktadir. Uzgunluk ve suçluluk ise stresi arttirip, durumu bir kisir dongu haline getirmektedir.


0 [212] 296 55 81 -82
www.veritaspsikiyatri.net

Psikodrama

Psikodrama

Kişiler psikodrama sahnesine geçmişte yaşadıkları bir takım olayları getirebilecekleri gibi geleceğe ilişkin hayallerini, rüyalarını, hatta deja-vu yaşantılarını ya da halüsinasyonlarını da getirebilirler. Ne tür olursa olsun, geçirdiğimiz bir iç yaşantıyı psikodrama sahnesinde tekrar yaşama şansımız vardır. Söz konusu "tekrar yaşama", geçmişteki bir olayın yeniden yaşanması şeklinde olabileceği gibi, geleceğe ilişkin bir hayalin provası şeklinde de olabilir. Psikodramanın niteliğini ve temel özelliğini Moreno'nun Freud'a söylediği bir söz, iyi bir şekilde özetlemektedir.

"Dr. Freud, siz bir gün yapay bir ortamda, insanların görmüş oldukları rüyaları analiz ediyorsunuz. Ben ise onları, görmüş oldukları bir rüyayı tekrar görmeleri için yüreklendiriyorum."



Psikodrama


J.L.Moreno'nun temellerini attığı yaygın olarak kullanılan felsefe, kuram ve teknikler bütünüdür. Grekçe Psyche(ruh) ve drama(eylem) sözcüklerinden gelmektedir. Moreno’ya göre bu, insan varlığını ya da durumun gerçeğini dramatik yöntemlerle araştırmakta olan bir bilim dalıdır.

Psikodrama başka bir tanımla bir tür dramatizasyondan ya da başka bir ifade ile spontan tiyatrodan yararlanılarak gerçekleştirilen bir ruhsal geliştirme tedavi yaklaşımıdır. Ortada yazılı her hangi bir metin yoktur: Bir spontan tiyatro sergileyerek izleyenleri eğlendirmek ya da eğitmek de amaç değildir. Sahnede görülen spontan tiyatro, gerek oyuncuların gerekse izleyenlerin ruhsal yönden gelişmelerini iyileşmelerini amaçlayan karmaşık bir sürecin, ancak su yüzündeki bölümüdür.

Kişiler psikodrama sahnesine geçmişte yaşadıkları bir takım olayları getirebilecekleri gibi geleceğe ilişkin hayallerini, rüyalarını, hatta deja-vu yaşantılarını ya da halüsinasyonlarını da getirebilirler. Ne tür olursa olsun, geçirdiğimiz bir iç yaşantıyı psikodrama sahnesinde tekrar yaşama şansımız vardır. Söz konusu ‘’tekrar yaşama’’, geçmişteki bir olayın yeniden yaşanması şeklinde olabileceği gibi, geleceğe ilişkin bir hayalin provası şeklinde de olabilir. Psikodramanın niteliğini ve temel özelliğini Moreno’nun Freud’a söylediği bir söz, iyi bir şekilde özetlemektedir. ‘’ Dr. Freud, siz bir gün yapay bir ortamda, insanların görmüş oldukları rüyaları analiz ediyorsunuz. Ben ise onları, görmüş oldukları bir rüyayı tekrar görmeleri için yüreklendiriyorum.’’

Psikodrama, öncelikle bireyin grup içinde iyileştirilmesini hedefleyen bir grup psikoterapi yönteminden oluşur. Spontanlık, yaratıcılık ve eylem dinamiklerini temel alır. İnsan eyleme dönük bir varlıktır.Hareketsiz bir yasamdan söz etmek mümkün değildir.Bu eylem ihtiyacının doyurulabilmesi eylemin yeterli ve uygun olmasına bağlıdır. Bu ise insanın yaratıcılığı ve bu yaratıcılığın sergilemesine olanak tanıyan spontanlığı sayesinde gerçekleştirilir. Spontanlık yeni ya da eski durumlara kişinin yeni ve uygun tepkiler verebilme halidir. Spontanlık ve yaratıcılık arasındaki ilişki Moreno'nun şu benzetmesinde anlamını bulur : "Eğer kişi spontan ise ve yaratıcı değilse, bu samuray kılıcı taşıyan bir köylüye benzer; kılıcı kullanmasını bilmediği için kendini bile kesebilir. Eğer kişi yaratıcı ama spontan değilse, bu kılıcı olmayan bir samuray savaşçısına benzer; kılıç olmadığı zaman bildikleri bir isine yaramaz". Psikodrama, insanin yaratıcılığının ve spontanlığının sınırlarını yakalamasını ve ulaşılan bu noktada eylem ihtiyacını karşılamasını hedefler.Kişilerin ilişkilerini, bu ilişkilerde yaşadıkları sorunları, çatışmaları ve kendi iç dünyalarını spontan bir biçimde, bir oyunun içinde rol alarak incelemelerini ve farkındalığa ulaşmalarını sağlamaya çalışır.

Psikodrama kavramında insan, varlığının dört boyutuyla dinamik olarak bağlantılıdır. Bunlar;

1) Yaşamında oynadığı rollerin kapsamı.

2) Yaşamı boyunca ilişkide bulunduğu insanlarla etkileşimler.

3) Kişinin sosyal atomu. (Duygusal etkileşim içinde olduğu kişisel dünyası )

4) Mensup olduğu grup içerisinde sosyal statüsü.

İnsanın üç temel ilişki kurma biçimi olan empati, tele ve tranferans, tüm ilişkilerde varlığını gösterir. Tele: İnsanlar arası kaynaşma yani Moreno’nun sosyalizasyon yaratıcı iş birliği, “sevgi ve beraberliktir”. Ancak kapsamlı bir ilişki biçimi olarak karşılıklı gerçek nedenlere dayalı mücadele de bu tür ilişki içine alınmalıdır. Moreno, iki ya da daha fazla insan arasında ki ilişki biçimine tele süreci adını verir. Tele bir an için karşılıklı olarak diğer kişinin iç dünyasını ve o anda kendisini nasıl hissettiğini, duruma göre de onun içinde bulunduğu yaşam koşullarını kendi içinde yaşayabilmektir. Böylece tele tek yönlü bir empati değil, iç dünyaların karşılaşmasıdır. Psikodrama sağlıksız ilişki kurma biçimi olan tranferansların çözümlenmesini (Transferans: Tam olarak gerçeğe dayanmayan bir kişiler arası ilişki biçimidir. Bir insan duygusal aktarım yoluyla diğer bir insanla ilişki içine girdiğinde, bu kişi artık onun için kendi gerçeği olan bir kişi değil, daha çok diğerinin bilinç dışı istek ve anılarının taşıyıcısı olarak görünür. Buna transferans denir.)

Buna karşılık olarak sağlıklı ilişki kurma biçimleri olan tele ve empatinin geliştirilmesini hedefler.

Psikodramanın beş temel unsuru vardır: Sahne, protogonist, yönetici, yardımcı egolar ve grup.

Protogonist, oyunu oynanan, üzerinde çalışılan kişidir.

Ele alınan konunun sahnelendiği yer, sahnedir.

Konu sahnelenmeden önce protogonist diğer grup üyeleri arasından kendi konusunu oynayacak kişileri seçer, bu kişilere yardımcı ego denir.

Her psikodrama oturumu bir lider (psikodrama konusunda uzman olan bir psikodramatist) tarafından yönetilir.

Grup: Psikodrama’ya katılan diğer kişilerdir. Gerekirse aktif katılımda bulunurlar .

Psikodrama teknikleri ; aksiyon metotları, encounter(karşılaştırma) teknikleri, geliştirme oyunları, tiyatro oyunları, yapılandırılmış yaşantılar, sözsüz alıştırmalar olarak kullanılır . Bunlar Moreno geliştirmiştir. Moreno ' dan sonra da yönlendirilmiş fantezi, psikosentez, duyumsal uyanıklık, Gestalt terapi, yaratıcı drama gibi alanlardan uyarlanmış fikirlerle gelişmeye devam etmektedir.

Antogonist : Protagonistten sonraki en önemli kişi genellikle eşi veya çatışma halindeki kişidir.

Koterapist : Yardımcı yönetici, lidere yardım eder.

Psikodramada kullanılan üç temel teknik vardır:

1. Eşleme: Lider veya grup üyeleri tarafından protogonistin duygu ve düşüncelerini onun ağzından söyleme.

2. Rol değiştirme: Protogonist, ele alınan konuyla ilgili rollere teker teker girerek o rolün yerini alır.

3. Ayna: Protogonist sahnede ele alınan konuyu dışarıdan gözlemler.

Eşleme tekniği en güçlü psikodrama tekniğidir. Kişi eşleme yaptığı kimsenin durumunu, iç yaşantısını sezip onları o imiş gibi dile getirir. Protogonistin söyleyemediği, söylemek istemediği veya o anda bilincinde olmadığı duygularını dile getirir. Eşlemeyi yapan kişinin o anda duygu, düşünce ve gereksinimlerini bir kenara bırakması gerekir.

Rol değiştirmede ise bir üye karşısındaki kişinin yerine/rolüne geçerek, o kişinin rolünü oynamaya, bir anlamda onunla empati kurmaya çalışır.

Ayna tekniği, çocuk gelişiminin “her şey gerçek” aşamasındaki durumdan kaynağını alır. Bu aşamayı kendini tanıma diye adlandırır. Çocuk bu aşamada kendisini çevreden ayırır ve kendi varlığını dış dünyadan ayrı olarak algılayabilir. Ayna tekniğinde bir yardımcı terapist veya bu yönde deneyimli bir grup üyesinden, yani yardımcı benden yararlanabilir. Çoğu kez bu teknik rolü canlandırılacak kişiye bilgi vermeden, kişi hazırlanmadan yapılır.

Bir psikodrama oturumu 3 safhadan oluşur. Isınma, oyun, paylaşım.

Isınma: Grubun ve protogonistin yapılacak çalışmaya hazır ve istekli olması.

Oyun: Çalışmanın yapılması.

Paylaşım: Çalışma sonucunda tüm üyelerin bir araya gelerek yapılan çalışmayla ilgili geribildirimde bulunması.

Isınma aşamasının temel amacı, ısınan oyuncular arasında bir baş oyuncu çıkmasıdır. Eğer ısınma teknikleri sonucunda bir baş oyuncu ortaya çıkarsa, oyun aşamasına geçilir.

Oyun aşamasında, genelde, baş oyuncunun getirmek istediği oyunu sergilenir. Yönetici ve baş oyuncu sahneye gelir. Baş oyuncunun getirmek istediği yeterince belirginse yönetici hemen oyunu başlatabilir. Fakat olay yeterince belirgin değilse yönetici olayı somutlaştırmak için bir müddet görüşmeye devam eder. Çeşitli sorular sorar. Onun o andaki duygularını ve ihtiyaçlarını kavramaya çalışır. Yönetici baş oyuncudan, canlandırılacak olayın geçtiği ortamı tanımlamasını ister. Baş oyuncu, olayın nerede, ne zaman geçtiğini, ortamda kimlerin olduğunu, belirtmelidir. Dekorun canlandırılması ve tanımlanması önemlidir. Dekordan sonra sıra oyunca yer alacak kişilere gelir. Baş oyuncu oyunda yer alacak yardımcı oyuncuları sahneye davet eder.

Dekor ve oyuncular tanımlandıktan ve hazırlandıktan sonra sıra dramatizasyona gelir. Oyunlaştırmanın nasıl yapılacağı konusunda önceden belirlenmiş kesin kurallar yoksa da uyulması gereken bazı temel ilkeler vardır.

1) Psikodrama’da olayların anlatılması değil, oyunlaştırılması esastır.

2) Şimdi ve burada ilkesine uyulması gerekir. Geçmiş ve gelecek ancak şu an ile bütünleşebildiği taktirde önemlidir.

3) Psikodrama sahnesinde entellektüel tartışmalara girişilmesi değil, duyguların yaşanması esastır. Bir baş oyuncunun duygularını kenara itmesi, diğer bir ifadeyle spontanlığının azalması halinde yönetici, öncelikle empati kurarak, yeterli olmazsa uyararak bu baş oyuncunun duygularından kopmamasını sağlamaya çalışmalıdır.

4) Yönetici psikodramanın hiçbir safhasında, özellikle de oyun sırasında doğrudan yorum yapmaz. Yorum sayılabilecek sorular sormaz.

5) Psikodrama’da oyunun yazarı baş oyuncudur. Rolleri dağıtan, oyunu sürükleyen baş oyuncudur. Yöneticinin bu tablodaki yerinin esnek olmasında yarar vardır. Bir yönetici sahnedeki oyuna müdahale etme-etmeme boyutunda nerede bulunacağına iyi karar vermelidir.

Yönetici, oyunu başlattıktan sonra, oyunun baş oyuncu tarafından akıcı bir şekilde sürdürüldüğünü gördüğünde, kenara çekilebilir, hatta geçici bir süre için sahneden çıkabilir. Ancak şu üç durumda yönetici sahneye dönmelidir;

a) Baş oyuncu bunaldığında b) Oyun statikleştiğinde c) yöneticinin kafasında belli bir oyun stratejisi izlemek gerektiği fikri uyandığında yönetici oyuna müdahale edebilir.

Oyun sonunda tüm üyeler toplanarak görüşme aşaması gerçekleştirilir. Bazen ısınma aşamasında ortaya bir baş oyuncu çıkmaz. Bu durumda oyun aşaması atlanarak görüşmeye geçilir. Grup ısınma aşamasında ve oyun sırasında uygulanan teknikler üzerinde tartışır. Rol geri bildirimi ve özdeşim geri bildirimi yapılır. En önemli değişiklik grup üyeleri arasında duygusal bir canlılık oluşturmaktır.

Psk. Rana Çepelioğullar

*Kaynakça: Vikipedi, Gata Ruh Sağlığı Anabilim Dalı, Dr. Murat Gülsüm.